anne-tospik çocukken hep İngilizce ve Rusça radyo dinlerdim. Televizyon yoktu evde. 4 yaşımda okumaya öğrendim, sonra yazmayı. Dedem hep gazete okuturdu. Kreşe gitmedim. Sonra İngilizce dergiler gelmeye başladı, sonra Rusça. Dedemin evinde kütüphane vardı. Orda oturup okumaya başladım, ama tabiki anlamıyordum. Sonra ilk okula başladım. Daha planlı çalışmaya başladım. Piyano, satranç kursuna giden arkadaşlarım vardı, ama o dönem çok paramız yoktu, gidemedim ve para vermeden ne öğrenebilirim diye düşündüm. Tabiki de dil. Dedemin evinde kütüphanede kitap sözlükle çevirerek öğrendim. İlkokula başladığımda okul sıkcıydı çünkü 4-5 yaşımda eğitime erken başladım. 10 yaşıma geldiğimde bir dil daha ekledim, Rusça oldu o da. 13 yaşımda Arapça ekledim. Bu şekilde devam etti. Kore doramaları meşhur olmaya başladığı zaman Korece kursa gittim, Korece çok basit mesela, gramer mantığı aynı Türkçe gibi. Annemin desteği de bana yeni dergiler getirmesiydi. Rus klasik yazarlarını orijinalde okudum. İngilizceyi iyileştirmek için Amerikan baptist kilisesine gittim, ayinleri İngilizce ve arkadaş edindim, bu şekilde geliştirdim.