anne-tospik vakit işi değil aslında. Ben yabancı dil okudum lisede tm sayısal sözel vs gibi bölüm seçmek yerine dili seçtim. Ha bana sorarsan yararı yok. Öncelikle grammer reading writing diye 3 bölüme ayrılırdı derslerimiz. Grammer kurallar diyebiliriz. Türkçede çekim eki iyelik eki vs neyse o tarz bir ders. Reading okuma yani telâffuz (bunu grammer da destekliyorsun.) writing yazma. Herşey 0 kabul edecek olursak önce kelime öğrenmen gerekli. Kuralları bilsen dahi kelime bilmediğin için işine yaramayacak. Günde 5 10 kelime bul sözlük’ten (bildiğin Redhouse sözlüğü falann olsun eski tip.) burdan 10 kelime buldun diyelim. Kelimeler cat, donkey, crocodile giraffe ,bear, vegetable, fruit , meat, glass, tree. Hepsini Türkçe çevirisi ile birlikte 10 kez yaz bir deftere. Toplam 100 kere yazmış olacaksın. Hergün bu 10 kelime farklı olacak.(şunu belirteyim burda glass örneği bir tık zorlayıcı. Çünkü 2 anlamı var. Bizdeki yüz kaz gibi bir kelime. I need a glass öf water dersen mesela bir cam suya ihtiyacım var değil bir bardak suya ihtiyacım var anlamına gelir. Mesela bir ninni var İngilizce. Hush little baby diye. Bu ninni de "And if that diamond ring is brass
Papa’s gonna buy you a looking glass" Diyor. Looking glass burda bakma camı değilde ayna mesela. Ama ayna mirror diye çevirilir. (Türkçe eğer elmas yüzüğün parlamazsa [parlamayı bırakırsa] baban sana ayna alacak diyor. Bazı yerlerde bu mamas diye geçer oda annen anlamına gelir) (gizliden derste veriyorum kdkdkdkd) gibi ince olaylar var. Bunlar çok ileri seviye. Ama başlagıç böyle olmalı. Kelimeyi öğrendikten sonra duolingo kullan. İlerledi diyelim bir tık. Tandem indir orada yabancı insanlarla iletişim kur. Birde bir uygulama daha vardı gerçek yabancı insanlarla konuşuyorsun ona geç vs. Yabancı müzik dinlerken çevirmeye çalış mümkünse film ve dizilerde alt yazı dahi kapansın. Anlamayacaksın başta ama zamanla alışacaksın aşinalık kazanacaksın. (Bu kısım bir tık can sıkıcı.) elin eğer biliyorsa sana destek olsun. Bu arada her 100 kelimede bir de otur birer kez hatırladıklarını yaz bakmadan deftere. Sonra geri dön sözlük’ten kontrol et. Hatırlamadığın varsa yıne yaz. Baktın 2.kere aynı kelime aklına girmemiş. Bu sefer 2 katı 3 katı yaz ama hatırlamak zorunda kal. Her 200 kelime nde kelime kavanozu yap. Bildiğin kelimeleri doldur bir tarafa Türkçe diğer tarafa İngilizce olacak şekilde, sonra diğer bir kavanoza at hatırladıysan hatırlamadıysan aynı kavanoza at. Bitti diyelim kelimeler hepsini hatırladın, yeni 200 kelimeyle beraber eski 200 kelimeyi ekle devam et. Tekrar tekrar. Bir süre sonra o zorlu kısım grammer a gir. İngilizce bir tık yenilik isteyen bir dil. Her yıl 3000 kelime atılır 3000 yeni kelime eklenir 🤣 (yaklaşık rakam.) bu yüzden dersleri asla bırakma. Benim kuzenim bir odaya kapanıp öğrenmek istediği dilin kanalını filmlerini altyazısız vs izlerdi. Ailesi dahil kimse Türkçe konuşamazdı onunla. Bu şekilde 9 dil öğrendi lakin polis oldu… Şimdi suçlularla uğraşıyor… Bunu yapma imkanın yok. Ama çocukların küçük onları buna maruz bırakabilirsin. Annem 49 yaşında, ben lisedeyken 41 42 de yani o yaşlardaydı. Kardeşimi önce maruz bıraktım. Çocuk evde portakal demeyi bilmezdi ama dili döndüğünce orange derdi. (Hem portakal hem turuncu demek. Bak 1 kelime daha verdim sana aşko.) yeşil diyemez green derdi. Sen evde en sevdiğim meyve orange diyen birini gördün mü dkdkdkd ben yaşattım çocuğa bunu. (Bunu annem istedi bu arada…) kreşe başladığında kardeşim ismini yaşını renkleri bazı meyve sebzeleri biliyordu. Sonuç olarak öğretmenler şok olmuştu. Ben mesela ablamla eşimi tanıştırırken forum istanbuldaki akvaryuma gittiğimizde deniz anasının Türkçesini unuttum bir an ve ağladım Jellyfish işte ya diye. Anlatamıyorum beni Jellyfishlerle çek ya diyordum ama ablam ve eşim İngilizce bilmiyor o yüzden unuttu en son parmakla göstermek aklıma geldi Jellyfish işte dedim göstererek haaa denizanasııı dediler falan… Bunun olması için de şunu yapman gerekiyor İngilizce düşünmek… Türkçe düşünüp İngilizce konuşmaya yazmaya çalışırsan öğrenemezsin maalesef. Yapacağın şey İngilizce düşünmek. Yani Türkçe bizde cümle kurmak “ben her gün koşmaya gidiyorum.” diyelim… (Cümle hatalıysa özür dilerim hala ingilizcem türkçemden çok daha iyi. 6 sene sadece İngilizceye maruz bıraktım çünkü kendimi.) bunu Türkçe düşünerek çevirirsen “ I everyday jogging go.” Olur. Buda aşırı yanlış. İngilizce düşündüğümüz zaman bu çeviri “I go jogging everyday. ” Olacak. İngilizce düşünmek başta zor gelecek. Ama zamanla öğreneceksin. Bir kitap vardı bende en baştan en sona eğitim veriyordu bulursam adını atıcam. Bordoydu (burgundy bordo demek bunuda öğren aşko) rengi hatta. Kelime ilerlettikçe işine yarayacaktır. Bu arada bu süreçte ben ne yapabilirim diyeceksin. Ben baby Einstein sesine maruz bırakıyorum kızımı. Full İngilizce şarkı full İngilizce ninni full İngilizce hareketler falan. Clap your hand diyip alkış yapıyoruz mesela… Böyle böyle alıştırıcam çocuğu… Bana istediğin zaman istediğin kadar yazabilirsin destek atarım…