Pemberuj Hey Allah’ım, çocuk simidi yemedi diye mi öğretmeni dinlememiş oluyor? Bir çocuk iki üç gün okula gitti diye hemen “istemiyoruz” diyorsanız, ben burada kolaya kaçtıklarını ve uğraşmak istemediklerini düşünürüm.
Ben oğlumu anaokuluna yazdırdığımda 3,5 yaşındaydı ve bu süreçle ilgili bazı paylaşımlar da yapmıştım. Kendisi hiperaktif bir çocuk, yani doğal olarak kurallara uyması zor. İlk gittiği zaman öğretmen, açık açık istemediğini belli etti. “İstemiyorum” demedi belki ama tavırlarıyla çok netti. O zaman müdür, “Öğretmen değiştirelim” dediğinde ben korktum ve çocuğu okuldan aldım. Çünkü daha okula gideli bir gün olmuştu ve küçüktü. Öğretmen açıkça uğraşmak istemedi, ben de bu yüzden çektim.
İkinci gönderdiğimde alışması yine kolay olmadı. O dönemde birkaç ay boyunca tetikte olduğunu çok iyi bilirim. O öğretmenimize – hatta gerçek anlamda ilk öğretmeni sayılır çünkü diğeriyle sadece bir gün geçirmişti – çok şey borçluyuz. Çünkü çocuğu istemeyen bir öğretmen, ona hiçbir şey katamazdı.
Neyse… O ikinci öğretmenimiz bana şöyle demişti:
“İlk etapta 4 saat boyunca okulda kalmasını istemem çünkü ağlıyor, okuldan daha çok soğuyabilir. Ama ben bir öğretmenim, sevdirmek için elimden geleni yapacağım. Sizi aradığımda gelip okuldan alabilirsiniz.”
Bizim birkaç ayımız böyle geçti. İlk 2 ay oğlumu daha erken aldım. Hatta bazen erken aldığım için öğretmen biraz kızdı:
“Erken almayın, tam alışma sürecindeyken siz alıyorsunuz. Biraz daha rahat olun,” dedi. Bu süreçte beni çok rahatlattı, destek oldu, sağ olsun.
İlk dönem oğlumun etkinliklere katılımı çok azdı, bir elin parmaklarını geçmez. Ama öğretmenim şunu söyledi:
“Etkinliğe oturmasını istemiyorum, böyle bir beklentiniz olmasın. İlk önce kurallarla nasıl yaşanır, toplum içinde nasıl uyum sağlanır, bunu öğrensin. Benim önceliğim bu,” dedi.
Ve gerçekten de bunu birinci dönemin sonlarına doğru, ikinci dönemin başlarında öğrenmeye başladı. Mesela yemekhaneye gidecekleri zaman, ilk başta sıradan kaçıyor, sınıftan çıkıyormuş. Zaten orada yardımcılar tekrar sınıfa getiriyordu. Ama ikinci gidişinde, yine hareketliydi ama sırada durabiliyordu. Öğretmenimiz bu davranışı bile büyük bir gelişme olarak gördü.
İkinci dönemde etkinliklere katılımı biraz daha arttı ama yine de diğer çocuklar iki dosya etkinlik yaptıysa, bizimki bir dosya yaptı. Eğer ben ikinci gönderdiğimde böyle sabırlı bir öğretmene denk gelmeseydim, oğlum okula adapte olamazdı.
Oğlumu iki yıl okula gönderdim. Bu iki yılda istekli gitti mi? Pek sayılmaz. Çünkü bazen kendi bildiğini okumak istiyor, kurallardan sıkılıyor. Zaten kendisi de bunu söylüyor. Ama öğretmenleri çok sabırlıydı, ilgilendiler. Uğraşmak istemeyen biri olsaydı, o ilk başlardaki gibi sürekli ağlayan bir çocuk olarak kalırdı.
En çok da öğretmenlerimiz (geçen yıl ve bu yıl ki)çok kıymetliydi. Geçen yıla göre çok daha iyiydi. Okulun rehber öğretmeni, diğer öğretmenleri… Hepsi oğlumun ilk geldiği hâliyle şu anki hâli arasında büyük fark olduğunu söylüyorlardı.
Yani işin özü şu: Çocuklarımız hangi özellikte olursa olsun, iyi bir eğitimciyle ve ailenin desteğiyle aşamayacakları hiçbir şey yoktur.