Mariamercedes Kızının sağlıklı olması elbette çok güzel bir şey ama çocuğun hiç hasta olmaması, bağışıklığının güçlü olduğunu göstermez. Tam tersine, bağışıklık sistemi düzgün çalışıyorsa mikroorganizmalarla karşılaşıp onlara tepki verir, bu da zaman zaman hastalıkla sonuçlanabilir. Uzmanlar, özellikle çocuklukta geçirilen bazı hafif hastalıkların bağışıklık sisteminin gelişimi için doğal ve gerekli olduğunu söylüyor. Yani hastalık geçirmek zayıflık değil, gelişimin bir parçası. Anne sütü hala bağışıklığı destekleyen, sindirimi kolay, beyin gelişimini destekleyen ve her bebeğin kendine özel üretilen en değerli besin. Annenin beslenmesi süte etki edebilir, ama bu sütün kıymetini sıfırlamaz. İnek sütü meselesine de gelince bilim, bireysel tecrübelerle değil, yüz binlerce örnek ve yıllar süren araştırmalarla ilerler. Eskiden inek sütü öneriliyordu ama yeni bulgularla bunun 1 yaş altı bebeklerde zararlı olabileceği ortaya çıktı. Bu çelişki değil, bilimsel ilerlemedir. Bilim değişir çünkü veri artar. Yeni veriler geldikçe fikirlerin değişmesi, bilimin doğasında var. Bu yüzden ‘bilim bir öyle diyor bir böyle’ deyip her bilgiyi değersizleştirmek mantıklı değil. Anne sütü= mama demek bilimsel temeli zayıf genellemeden başka bir şey değil benim için. Sonuç olarak anne sütü hâlâ bilimsel olarak en değerli besin kabul ediliyor. Elbette annenin beslenmesi, çevresel toksinler gibi etkenler süte yansır ama bu, anne sütünün ‘artık eskisi gibi değil’ diye tamamen değersizleştiği, faydasızlaştığı anlamına gelmez. Eğer bu mantığı sürdürürsek, o zaman mama da eskisi gibi değil çünkü o da aynı dünyadan, aynı kaynaklardan geliyor değil mi üstelik fabrikalarda üretiliyor. Her anne kendi şartlarına göre en doğrusunu yapmaya çalışıyor. Ama bir tercihi savunurken diğerini küçümsemek, hele ki bilimsel temeli zayıf genellemelerle, sadece kutuplaşma yaratır ve buna hiç gerek yok