Eşimle ben de depremi yaşadık. En çok yıkım olan iki Gaziantep ilçesinden İslahiyedeydik. Evin yikilacagini öleceğimizi öyle derinden hissetmiştim ki. 1 buçuk dakika bize bir ömür gibi geldi. Sarsıntı hiç durmayacak sandım. Sarsıntı biter bitmez dışarı çıktık yalın ayak üstümüze bir şey alamadan ne yazık ki. Zifiri karanlıktı her yer merdivenleri göremediğim için bir koşu eşim evde telefonumu aldı onunla indik aşağıya, dışarısı mahşer yeri gibi. İnsanlar panik halinde, zifiri karanlık ve yağmur yağıyor, şimşekler çakıyor. Bu hava koşulları korkumu artırdı. Araca biner binmez şehirden çıkmaya çalıştık ama herkes bizim gibi düşünüyormuş, şehir çıkışında öyle bir trafik vardı ki.. Hatayda görümcem vardı hemen onları aradık ulaşamadık. Ben direkt anladım vefat ettiklerini ama eşim için ablası anne gibidir, sürekli teselli ettim kendisini bir koşu kacabilmislerdir telefonları enkazda kalmıştır diye. Şehirden çıkamadık vesselam, güneş doğdu kalabalık dağıldı öyle çıkabildik. Öğlen hataya vardık görümcemin evi yıkılmıştı. Eşim görür görmez ağlamaya başladı akabinde ben de tabi. Ablamı çıkarana kadar bir yere gitmiyorum dedi istersen seni göndereyim. Yalnız bırakmak istemedim eşimi çünkü artçı sarsıntılar devam ediyordu içim rahat etmezdi. Görümcemle eşinin vefat haberlerini aldık sonrasında. Perişan olmuştuk bir hafta 10 gün orda. Şimdi diyorum iyi ki bebeğim o zaman yokmuş veya hamile değilmişim. Atlatilamiyor hiçbir şekilde gerçekten.