Benim çocukluk travmam yok, çünkü ortada gerçek bir çocukluk yok.
Babamın bizi arabayşa uçuruma sürüklemesi, ablamı pencereden aşağı sarkıtması veya karakolda sabahladığımız o günler değil travmalarım.
Travmam, o günlerin hepsinde babayı sakinleştiren, annenin derdini dinleyen, gerekirse nasihat eden, panik atak geçiren ablaya birazdan geçeceğini söyleyen, ailenin en küçük bireyi olmak, ama asla çocuk olamamak.
Öyle bir kafa ki, 5 yaşından beri aynı kişi konuşuyor içeriden; bir yetişkin.