Ahrzamann_ daha bir gün önce katılmışsınız, benim hakkımda tek bir yorumdan nasıl bu hükme varıp genelleme yapabiliyorsunuz? Ya da başka bir hesabınız olduğu halde orada yazamadığınızı yeni hesap açıp söylüyorsunuz. Her iki ihtimali göz önünde bulundurarak şunları söyleyeyim; eğer yeni katıldıysanız beni tanımanıza fırsat kalmadan böyle bir genellemede bulunmanız büyük bir vebaldir. Tek bir yorumla benim hakkımda nasıl bir fikir edinebilirsiniz? Allah Hucurat suresinde şöyle buyuruyor: “Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır”. Günah olan zan su-i zan’dır ve siz beni tanımadan tek bir yorumla beni “ılımlı müslüman” yaptınız. İkinci ihtimale bakalım; eğer beni zaten tanıyorsanız bana sorulan tüm sorularda kılı kırk yaracak bir titizlik ve hassasiyetle cevap verdiğimi, bunun hesabını Allah’a vereceğim bilinci ve korkusuyla hareket ettiğimi anlamanız gerekirdi. Hiçbir cevabımı defalarca kontrol etmeden göndermeyecek kadar dikkat ediyorum ve her zaman Allah’a dua ediyorum bana hak olan dışında birşey söyletmesin diye. Beni burada bu hizmeti yapmaya zorlayacak hiçbir sebep yokken gönüllü olarak böyle ağır bir sorumluluğun altına girdim. Tek gayem Allah’ın rızası. Bunun dışında hiçbir menfaatim söz konusu bile değil. Hükümleri evirip çevirmekten ve var olan hükmü kafama göre esnetmekten Allah’a sığınırım. Beni tanıyanlar bana şahittir, haram olan hiçbir hükümde taviz vermeden, hiçbir kuldan çekinmeden her zaman söylerim, aksini kendime asla yakıştıramam. Evde köpeğin beslenmesinin caiziyetiyle ilgili doğrudan bir ayet veya hadis yoktur. Köpek bulunan eve meleklerin girmemesinden yola çıkarak hüküm olarak haram olduğunu söyleyen alimler varsa da bazı kaynaklarda uygun görülmediği ifadesi geçer. Yani olmayan bir hükmü burada yazma durumum söz konusu değildir. Keşke yargılamak yerine sadece güzelce uyarmayı deneseydiniz. O zaman size içtenlikle teşekkür eder ve ilk görüşün benimsenmesinin takvaya daha uygun düşeceği konusunda hemfikir olduğumuzu söylerdim. Hiçbir zaman ılımlı müslüman olma derdinde olmadım, olmam da. Bu ithamınız takvayı fetvaya önceleyen biri için hakikaten çok ağır bir itham. Rabbim herşeyi görüyor ya ben sadece O’na sığınıyorum.
Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Mü’minin mü’mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir”. Peygamberimiz bunu açıklamak için iki elinin parmaklarını birbiri arasına geçirerek kenetledi. Bu hadisten de anlayacağımız üzere mü’minler maddî ve manevî yönden birbirlerine yardımcı olmalı, bir binanın birbirine sımsıkı kenetlenmiş taşları ve tuğlaları gibi bir beraberlik oluşturmalıdırlar. Buna rağmen pratikte bunun aksi tutumuna şahit olmak o kadar üzücü ki. Şurada Allah rızası için yaptığım hizmeti desteklemek yerine köstek olmak dinin tam olarak neresindedir? İnsanız, bütün dikkatimize rağmen hata da yapabiliriz. Peki uyarı bu şekilde mi yapılır? Nerede kaldı din kardeşliği? Sizinle şahsî hiçbir sorunumuz yokken bana kullandığınız üslup çok mu doğru? Vallahi anlamıyorum billahi anlamıyorum. Bizim inancımızı paylaşmayan birçok anneden güzel dönüşler alırken din kardeşimden aynı nezaketi görememenin sebebini anlamıyorum. Tabi ki uyarıda bulunun ama dinî hassasiyetinize yakışır bir nezaketiniz olsun. Allah, Firavun gibi kendini tanrı ilan eden zorba bir krala giden Hz.Musa’ya bile “yumuşak söz” ile konuşmasını tavsiye etmişken din kardeşiniz olarak beni bundan mahrum bırakmanız inancınıza sığıyor mu? Neyse güzel kardeşim canınız sağ olsun. Rabbim her daim razı olacağı yolda yürütsün. Allah’a emanet olun 🌺